Gökler ve yer sürüp gittikçe insanın imtihanıydı bu. Kıskandı insanı iblis; “beni ateşten onu topraktan” dedi önce. İnandı buna. Dönmedi ve lanetlendi. Süre istedi Rabbinden; insanı ayartacak, lanete uğratacak, kendisi gibi ateşe sürükleyecek. İhlas sahibi olanlara bir etkisi olmayacağını o da biliyordu. Çünkü kişi kendini aldatmadan, kendine yalan söylemeden, kendi şeytanı olmadan kimse şeytan olamazdı ona. Adem’e o yalanla geldi: “Rabbiniz sizin ölümsüz olmanızı, bir melek olmanızı istemiyor.” Sanki Allah’a rağmen bir şeyler başarılabilircesine fısıldadı gitti. Sadece aldanış, sadece kuru, boş, sonu hüsran bir vaade kendine yenilmeden inanmazdı insan. Bu kadar nimetin içinde gözü o ağaca takılan, canı çeken, gönlü başka bir şey görmeyen, belki biraz da merakından; olmuştu olan. İşte bu, düşmana karşı ilk zafer ve ilk yenilgi. Sabrını kolay kılan onca nimetin içinde akılsız cümlelerin düşüncesiz kıldığı bir salatla, artık başka türlü bir yaşamın içinde sabretmesi gerekti. İşte böyle; düşmanını- dostunu bilememe sebebi yine kendisiydi insanın.
O günden bugüne uğraşır iblis düşmanıyla; artık daha tecrübeli ve birçok kez başarmış olmanın özgüveniyle.
Hevasını ilah edineni gördün mü? Dünyanın peşine takılmış, Rabbin gazabından habersiz, kendinden habersiz. Bırakmış rızasını aramayı Rabbinin. Yere meyletmiş, canı çekmiş; şeytanın peşine taktığı kişi.
Kişi kendine yalan söylemeden kime yalan söyleyebilir? Kendine yenilmeden kim onu yenebilir? Yalana yol bulan umudunu öldürür. Böyle biri Rabbin rahmetini umabilir mi? Acır mısın kendine? Savunur musun? Merkezde sen mi varsın, Rabbin rızası mı? Geceni-gündüzünü, işini-aşını, çoluğunu-çocuğunu, evini-yurdunu, canını feda edebilir misin? “Ona gelirim, buna gelemem” edasıyla yaşayan biri, iş kararlılık gerektirdiğinde nasıl söz dinlesin? Doğru kişiler böyle birinin yükü, başının belası olur. Dünya mahşere hazırlanırken insanın oyalanmaya yol araması, sadece kendine yalanı: “Seçildik, Allah affeder, şefaatçiler var.” Yalanların ucu bucağı yok.
Kendine dost olan umursar yaşamını. Rabbin yolu aydınlık, yeter ki barışık ol, kendini görebilmeni sağlayacak olanlara. Yalan olursa yüreğinde sorgulayamazsın yaşamı, düzeltemezsin kendini. Umudun yüzleşmene bağlı. Rabbin günleri değiştiğinde hazır olmalısın. Duymadın mı? Yazı sazla geçirenin kışı çetin olur. Günü geldiğinde kararlılık bugünün işi. Süleyman peygamberin dediği gibi: “İnsan aklıyla çok şey tasarlayabilir, ama dilin vereceği yanıt Rabdendir.” Yine: “İnsan her yaptığı temiz sanır, ama niyetlerini tartan Rabdir.” Seni senden daha iyi bilen, sana zulmetmeyen, yol gösteren Rabbin sınırları belli.
Dolanma ağacın etrafında, kararlı ol. Yenilirsin.
Yalan yüzleşmene mani.