Nasıl salat ediyorsak, neyi hak edeceğimiz de her anımız bize göstermekte. Nasıl yaşıyorsak da salat ettiğimizin göstergesidir. Bir yerde bozukluk varsa, ya yaşamımıza bakmalı ya da salatımıza. Ne fark eder ki? Hangisine bakarsak bakalım bize göstermekte anlarımız, bizim kim olduğumuzu. Öyleyse bakalım, doğru okuyalım yaşamımızı; avunmayalım, avutmayalım birbirimizi. Allah’ın neyden razı olduğunu her birimiz bilmekte yaşarken. Bir şeylere neye nasıl razı olduğunu bilirken Rabbimiz, biz de kendimize şahidizdir. Şahit olduğumuz yaşamımızda vazgeçelim, görmemiz gerekenleri bir an önce görüp yüzleşelim salatımızla ve yaşamımızla. Yaşamımızı dert edinelim; göreyim kardeşime güvenip güvenmediğimi, göreyim dertlerimle nasıl dertleştiğimi, nasıl ele alıp almadığımı göreyim. Kendimi aldayıp adamadığımı göreyim ki, fırsat varken, yol varken Rabbe doğru, O’nun rızasını aramak ümidiyle, heyecanıyla ayaklandırayım kendimde, yüreğimde. O’nun yasasıyla sevinç duyayım. Aleyhime ya da lehime bile olsa ayakta tutayım şahitliğimi. Bir yalanı yaşamayacak kadar yüzleşeyim kendimle. Yüreğimin düşman kesilip kesilmediğini ya da bir binanın tuğlaları olduğumu göreyim ki, bu mutmainlik beni götürsün bir sonraki anıma. Canımı vereceğim kardeşlerim için yaşamda canımı verecek halleri yaşatıp yaşatmadığımı göreyim. Onun ya da kendim için ne fark eder ki? Nasıl çaba harcadığıma, nasıl uğraştığıma, nasıl dert ettiğime bakayım; gerçekten yaşarken yüreğimde geçen bir şey varsa onu halletmeye. Şeytandan olduğunu hatırlayıp bir an önce bunu giderecek halleri yaşamalıyım ki, bu fısıltı yüreğe inmesin. Yürekten dile vurmasın. Vurursa eyvahlar bana. O zaman nasıl eminliği yaşarım. Mesele ben. Kardeş yine orda, doğru olan yine ordadır. Doğrudan sapan Allah muhafaza ben olurum. Küçük demeyecek kadar iman etmeliyim her anıma. Salat ve tövbelerle yol almalıyım inşallah.
Kimlerle kardeş olduğuna bir bak. Bak ki, doğru dediğin insanlara neyi nasıl yakıştırırsın. Dertlerini nasıl ele alırsın, ne kadar dert edinirsin. Bak ki gör, gör ki duy, duy ki vazgeç, vakit varken dön Rabbine. Mühletin bitmeden sığın Rabbine.
Biz biziz. Küçüğüyle-büyüğüyle, yaşlısı-genciyle, sonrası-öncesiyle biz biziz. Biz biz isek, biz gibi ele alışlarımızı, biz gibi imtihanlarımızı, biz gibi salatımızı ayaklandıracak ne varsa sahiplenelim. Sahiplenelim ki Rabbimiz bizimle olsun. Bize yol göstersin. Elini üzerimizden eksik etmesin. O’nun öğretmesini, yardım etmesini, bizi korumasını, bizi bağışlamasını ümit edelim. Biz ümit edelim ki, uğraşlarımız doğruda kalmak, doğru olan ne varsa ona sarılmak olsun. Onun dışındaki işler zaten oluyor: Karnımızı Rab doyuruyor, ihtiyacımız olan ne varsa Rabbim gönderiyor. Bizim O’na ihtiyacımız var, kulluğumuzu Rabbe sunmaya. Bundan emin olmaya ihtiyacımız var. Rabbimin bize ihtiyacı yok.
Rabbim! Senin çok kulun var ama benim senden başka kimsem yok. Beni bağışla, beni affet. Beni Salihlerle, şehitlerle, doğrularla birlikte an.
Selam yurdunda bütün kardeşlerimle buluşmak ümidiyle…