Tağut (Laik Sistem)

Herkesi yaratan ve herkesin Rabbi olan Allah her bir insana iki seçenek sunar.
İnsan ya şükredenlerden olur yada kafirlerden…
İnsanlar Allahın hükümlerine değilde, şuanki toplumdaki tağutun kanununa boyun eğmekteler. İnsan oğlunu saptırıp Allahtan başkasına kulluğa çagıran şeytan’ki o tağutun başıdır.  

Nahl Suresi Allahın adıyla
36- Yemin olsun biz her ümmete Allaha kullu edin ve sınır tanımazlardan kaçının diye bir elçi gönderdik.

Tağut haddi aşmaktır Allaha karşı sınır tanımazların halidir. Geçmişten günümüze gelen tağutlar gibi. Örnektir yaşantılarıyla Feliçitas ve Perpetua annelerimiz.
Çünkü onlar o toplumun tağutlarının işkencelerine rağmen Allah için bütün putları ve inançları reddetmişlerdi. Kendileri ne kadar işkence görmüş olsalarda o acı dünyaya dair bir acıydı Onlar cennet ile ödüllendirileceklerdir.
Şimdiki T.C anayasa maddesinde ‘eğemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ demekteler oysa eğemenlik sadece Allaha mahsuzdur.  Yaşamlarına Allahı ve din işlerini karıştırmadan Allahın hükümleri yerine T.C anayasası denilen uydurma maddeleri yaşam biçimi haline getirmektedirler.

Bakara Suresi Allahın adıyla
256-Dinde zorlama yoktur muhakkak doğruluk sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim sınır tanımazları inkar edip Allaha inanırsa o sapasağlam bir kulpa sarılmıştır. Bunun kopması yoktur. Allah işitendir bilendir.

İnsan bir baksın Nemruda, Fravuna ve haddi aşmışlara. Birde adaleti ile bilinen Hz. Ömer’e.  Şavaşlarıyla dünyanın yarısını almış ama aldıklarıyla hiç böbürlenmemiş olan örnek…

Nisa suresi Allahın adıyla
76- İman edenle Allah yolunda savaşırlar. Öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın.
Hiç şüpesiz şeytanın hileli düzeni çok zayıftır.

Rab insanı yarattı,ona yollarını öğretti.İnsan yaşükredici olur, yada asi ,isyankar….
Dolayısı ile insanlar için iki yol vardır.Allah’ın bütün emir ve yasaklarını yerine getirip,sakınarak yaşam biçimini seçer,yada Allah’ın hükümlerini bir kenara bırakarak kendi elleriyle yazıp,kendilerinin işine gelmeyen maddeleri çıkarıp,yeniden yazan haddi aşan bir otoriteye tabi olur.
İnsanları yaratan rab var iken,insanların nasıl idare olunacağı hususunda ve onların sosyal yaşamlarına yönelik hükümler koyma yetkisine sahip olabilirler…..
Şurası iyi bilinmeli:Allah tan başka bir kanun koyucu,hükümran,egemen yoktur.Hükmetmek,kanun koymak ancak Allaha mahsustur.
Ayettede bahsedildiği gibi:

(Nahl Suresi Allahın Adıyla)

36-Yemin olsun, biz her ümmete Allah’a kulluk edin ve sınırtanımazlardan kaçının diye bir elçi gönderdik.Böylelikle onlardan kimine Allah hidayet verdi,kiminin üzerine sapıklık hak oldu,Artık,yeryüzünde dolaşında yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.

Gelen her peygamber onlara:gelin Allahın indirdiklerine uyun dediklerinde ,hayır atalarımızı neyin üzerinde bulduksa ona uyarız dediler.Bu tagutlar İbrahim peygamber döneminde nemrut,musa peygamber döneminde fravun,Muhammet peygamber dönemindede ebu cehil,ebu leheb gibi o zamanın ileri gelenleri….
Günümüzdede heva ve hevesleriyle,hüküm koyan ve hükümleri insanlara dayatan devletler,hükümetler,meclisler hepsi azgınlaşmış haddi aşmış tagutlardır.
Bunlara tabi olanalara öne sürdükleri, elleriyle yazdıkları anayasaları vatan,millet,bayrak diyerek bu yolda canlarını feda edecekleri taguti sistem …
Bakmıyorlarmı hiç tabi olduklarına,Allah yeryüzüne karışmasın ve karıştırmadıkları laik bir sistem…
Allahsız bir yaşam!
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir,diyerek anayasa maddelerine koydukları sözler,meclisin duvarına asarken bu yazıyı,hiç düşünmezlermi?
Oysa yeryüzünü ve gökyüzünü yaratan rab var iken,nasıl olurda bu asi,isyankar sözü kabul edersiniz.
Egemenlik kayıtsız şartsız Allahındır. Bu hep,insanın yaradılışından kıyamete kadar böyle kalacaktır .
Şunu unutmamak gerekir,tagutun hükümlerine evet diyenler Allahın dinine hayır demiş olurlar.
Atalar dinini yaşayan taguti laik bir sisteme tabi olanların avuntuları,başlıca delilleri Yusuf peygamberinde fravunun memuru olması…
Bir bakın ,Yusuf peygamber ne zaman bir taguti otoriteye boyun eğdi,,,
Fravun,Yusuf peygambere tabi oldu.Allahın izniyle.
Bütün mısırın tarım işleri idaresini ve yönetimini Yusuf peygambere verdi.Hiç b,r zaman,rabbin razı olmadığı bir işte bulunmadı.Bir bakın Yusuf peygamberin yaşamına,bir kendi tabi olduklarınıza ve hayatlarınıza.
Bakın tc ye bağlı insanlara,devletin memru olabilmek için anayasalarına koydukları 657 .madde ve yeminleri.
Tc anayasa.madde2:özel hükümler.Devlet memurları tc anayasına ve kanunlarına sadakatle bağlı kalmak ve kanunları sadakatle uygulamak zorundadırlar.Devlet memurları bu hususu asli devlet memurluğuna atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimde yapacakları yeminle belirlerler.
Yemin metni:
Tc anayasına ,****** inkilap ve ilkelerine ,anayaada ifadesi bulunan,türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma türk cumhuriyrti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelrine bağlı kalarak uygulayacağıma ,türk milletinin milli,ahlaki,insani manevi ve kültürel değerlerini benimseyip ,koruyp,bunları geliştirmek için çalışacağıma:insan haklarına ve anayasanın temel ilkelrine dayanan milli,demokratik,laik bir hukuk devleti olan tc ye karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek,bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim..
Devlete ,vatana,bayrağa alimlere boyun eğip ,rabbe boyun eğmek ,yüceltmek, rabbin yasasına uymak sizlere zor geldi
Birde Allah ayetinde şöyle der.
(Nisa Suresi Allahın Adıyla)
60- Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedinmi?Bunlar sınır tanımazların önünde muhakeme olmayı istemekteler…
Oysa onu reddetmekler emrolunmuşlardır. Şeytan onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.

Görmezlermi hiç rabbin hükümlerinde adil olmayan,uygunsuz,haksızlıga uğrayuacak hükümler olabilsin.
Ellerinin tersiyle bir kenara ittikleri,emirlerin yerine,uduruk adil olmayan mahkemeleri.
Yaşamlarında rabbi anmayan ,yaratılışın tek gayesi imtihan olduğunu aklına bile get,rmeyen insanlar…
Güçlerini rabden almak yerine tc nin polisi,askeri yani askeri güçlerinden korkar ve sakınır olmuşlar.Asıl korkulması gereken,her şeyi yaratan rab varken yuaratılmış olan güçlere sığınır olmuşlar…
Natoya bağlı olan,tc nin askeri,polisi mukaddes olmuş.Birde peygamber ocagı diyerek askerlik vatanı milleti koruyacak diyerek kutsal görev diyerek avuntuları…
Roma devrinde ,tagutun bir avuç askerleri,bir olan rabbe iman ettikten sonra putlara secde etmekten alıkoyan neydi? Onlara karşı çıkıp ,reddederken tagutların karşısında,dilini eğip bükmeden,yeryüzünü ve gökyüzünün rabbine kıyam etmedilermi?
 
(Nisa Suresi Allahın Adıyla)
İman edenler :Allahın yolunda savaşırlar,inkar edenler ise sınırtanımazların yolunda savaşırlar. Öyleyse  şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz şeytanın hileli düzeni pek zayıftır. (nisa suresi76.)

Allah  bizden,sınırtanımaz ,rabbi anmayan,laik bir sistemin askeri olmamızı istemez. Her zaman rabbi anan,sakınan ve korkanlar için  bu sisteme razı olmaz..

Tağut; Sınırtanımaz, azgınlaşan, hükümsüren, sapkınlık öndeeri, şeytanın yandaşı olaraktanımlanır.
Başkalarının üzerinde otorite oluşturmaya çalışan, Allah'ın indirdiği hükümlere muhalif olan ve olanların yeri geçmek üzere yeni hükümler icadeden her varlık tağuttur.
17- Sınırtanımazlar'a kulluk etmekten kaçınan ve Allaha içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver.(Zümer Suresi).
60- De ki: 'Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allahın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile sınırtanımazlara ibadet edenler; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır.' (Zümer Suresi).
Hangi inanca bağlı olursa olsun yahudi, müslüman, hristiyan, kemalist, kominist, budist fark etmaz. Tağutların izin verdiği kadar bağlı oldukları dinin gereklerini yerine getirebilmekteler.
Hepsi din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı yürütülmesini gücü ve ikdiarı elinde bulunduran Allah'ı haşa hiçe sayarak kendi anayasasını ilan, eden müstekbirleşenbir mustafa kemale bağlılıklarını ifade etmekteler gerek kimlik taşıyarak gerek kulluk ederek..
Öyle bir anayasa ki amaçları dünya için ve ölümsüzlük eşittir özgürlük düşünceleriyle bütünleşen sınırtanımazlık aynı zamanda. 100 yıl sonra ölümsüzlüğü bulursak halen kuarana inanırmısınız diyorlar.
Kuranla keşiflerini icatlarını karşılaştırmanın derdindeler. Dünyada yaratılmış hiçbir şey kuranla çelişmez. Allah ayetlerini düşüneb,len akledebilenler için birer birer açıklamıştır.
Hiçbir kimse iki efendiye kulluk edemez!..

Yaratılmış her insan ister cennete gitmeyi. İnanıyoruz, inanmıyoruz, vardır, yoktur tartışmaları yapsalarda kimse ölümü inkar edemez.Kimleri kendini kandırır, kimileri ise avutur ama her insan aslında bilmektedir doğruyu ve yanlışı. Çünkü Rab adildir zulmetmez.
Ve gönderdiği kitaplar ve elçiler aracılığı ile insanların nelerden sakınması gerektiğini, neleri yapması gerektiğini birer birer açıklamıştır. Bir olan Allah’a iman etmek ona eşler koşmamak, putlara tapmamak imanın temelidir. Temel olmadan da gerisinin gelmeyeceğini getirilmeye çalışılsada bir anlamı olmayacağını, temelsiz bir binanın yıkılmaya mahkum olduğunu bilmekteyiz. Bugün Rabbin dilemesiyle içinde bulunduğumuz ve imtihan olduğumuz bu toplum ve onların Rabbe rağmen kurmuş oldukları bu düzen açıkca Rabbi inkar etmektedir. Rabbin yasasını onun hükümlerini açıkca inkar eden, yok sayan, hükümlerinden biridir mesela T.C anayasasının 2. Maddesindeki Türkiye cumhuriyeti demokratik, laik bir devlettir ibaresi. Laik, yani din, yani Allah haşa bizim işlerimize karışamaz anlayışını maddeleştirmişler, kanunlaştırmışlar ve amin demişlerdir. Yüzde doksanlarla ifade ettikleri, müslüman olduklarını yani Rabbe teslim olduklarının iddia eden bu toplumda bu kabul etmiş ve kimlik belgeleriylede bunu resmileştirmişlerdir. Bir kağıt parçası olarak gördükleri , kullanmıyorum çekmecemde yada cüzdanımda öyle duruyor dedikleri bu cüzdan ve ifade ettikleri görebilen için neyin parçası kimlere ve neye kulluk ettiklerinin açık bir göstergesidir. Bu kimlikle okula gidebiliyorlar örneğin okuyup bir yerlere gelebiliyorlar makam, mevki sahibi olabiliyorlar. Sırtlarını dayayıp güvence altına aldıklarını düşünüyorlar geleceklerini, Rabbe dayanmak yerine ona güvenmek yerine. Yemin edip 657. Madde dedikleri o maddeye imza atabiliyorlar vatan, millet, namus deyim içini doldurmaya çalıştıkları bir taraftan da yapıyım kurtuluyum şu yük üstümden kalksın diye baktıkları, peygamber ocağı diye isimlendirdikleri, bir taraftan da natoya üye olan bu devletin askerliğini yapmaktalar. Kendilerini müslüman! Onları ise kafir olarak nitelendirdikleri amerika, ingiltere, almanya,fransa Belçika, Hollanda gibi ülkelerle ittifak kurmaktalar. Birbirlerini korumaklar hükümlüler mesela, ama birlikte bir savaş ortamında onların ölenlerine kafir olarak ölüp gitti diye bakarken kendi öldüklerine şehit diyebilmekteler. Aynı şey için savaşım ayrı ayrı sonuçlara ulaşabileceklerini düşünebilmekteler. Bugün nato’nun ne kadar işlevi var tartışılabilir belki yada yaptıkları bu anlaşmalara ne kadar bağlılar veya değiller ama şurasını umursamadıkları açık kimlerle niçin birlikteyiz nasıl bir amaç için birlikteyiz, kimlerin askeriyiz, vatandaşıyız, kuluyuz kimlere omuz omuzayız, kadeşiz.
Bir tarafta Rabbin ayetleri açık, kesin ve net = kim Allahın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kafir, zalim , fasık olanlardır dediği Maide 44,45,47
Bir taraftada onların anayasası, kanunları, hükümleri, egemenliği kayıtsız şartsız milletin yani kendi ellerinde olduğunu ifade eden haşa Rabbin devletlerine müdahale etmeyeceğini, karışmaycağını ifade eden düzenleri. İkiini birden razı edemeyeceğiniz açıkca ortada. Geriye ya iman etmek kalıyor yada şirk koşmaya devam etmeniz.